Özcan Yıldırım: Kaybetmeyi hazmedemeyen, kazanmayı öğrenemez

 

26 Ekim'de Ankara'da kazandığı iki Grup 1, bir A3 koşu ile herkesin gözleri onun üzerine çevrildi. Her jokeyin hayallerini süsleyen bu önemli G1 koşuların ikisini de kazanma başarısı gösteren genç ve başarılı jokey Özcan Yıldırım "O Günü" ; Suzi Gold'u ve Bakibey'i anlattı.

 

1985 Siirt doğumlu 14 çocuklu bir ailenin üyesi Özcan Yıldırım.  8 Yıllık zorunlu eğitimini dışarıdan bitirdikten sonra, atlarla ilk kez Adana’da kondisyonerlik yapan eniştesi Sadık Akın sayesinde tanışmış. Hipodroma gelip giderek, bir süre yarış bülteni satmış. Hipodromda sevilmeye başlayınca, bu kez yedekçilik ve atlara binek yapmaya başlayan başarılı jokey, daha sonra, 2000 yılında Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezine kaydolur. 2001 yılında arkadaşlarıyla İrlanda Kildare Eğitim Merkezi'ne eğitim için gönderilir.

 

 

Başarılı jokey İrlanda'da aldığı eğitimin çok yararlı olduğunu söylerken "Türkiye Jokey Kulübü'ne bize verdiği eğitim ve özellikle İrlanda'daki okula gönderilmemiz için minnettarım" diyor.  

 

2002 yılında okuldan mezun olan Özcan Yıldırım, eğitim süresince Cemal Kurt hocanın büyük desteğini gördüğünü ve sonrasında da Orhan Bekmezci’nin Süleyman Akdı'nın desteklerini unutmuyor.  

 

2014 Yılı şu an itibariyle (30 Ekim) senin en çok kazandığın yıl oldu, neler söylersin ?

 

Bu sene, performansımı gerçekten arttırdığıma inanıyorum. Daha önceki yıllarda bir takım şanssızlıklar yaşadım. Ayağı kırılan, kaburgası kırılan, cezalı günler geçiren bir Özcan Yıldırım, şimdi daha da olgunlaştı ve daha sık at binmeye başladım. Bu da dolayısıyla performansımda yükselmelere sebep oldu.

 

Bize Cumhurbaşkanlığı Koşusu'nu ve Suzi Gold'u anlatırmısın ?

 

Suzi Gold benim çok takdir ettiğim bir kısraktır. İlgilileri ile neredeyse 1 aydır iletişim içindeydik. Görüştüğüm ve aklımdan geçen alternatif başka atlarda vardı. Nihayet yarışa 10 gün kala Suzi Gold benim için kesinleşti. Genç atların bu yarışta iddialı olabileceğini düşündüğümden, tercihimi böyle kullanmak istedim. Suzi Gold’a yarış öncesi idman yaptırdığımda, açıkçası pek memnun kalmadım. “Bu at yarış içerisinde gerçekten değişiyor mu?” sorusunu kendime sormaya başladım.

 

 

Ve yarış günü geldi. Koşuda taktik ne arkalarda ne de önlerde koşuyu takip etmeyecektim. Orta grup içerisinde yer alacaktım. Yarışta kendime Village Wind’i rakip görmüştüm. Koşunun ilk 1400’ü istediğim gibi gitti ama önümde Ultramarine isimli atın yavaşlamaya başlamasıyla, 800’e doğru atımında hazırım demesiyle hızlanmaya başladım. Viraj dönülürken öndeki Sanzatu’nun biraz daha devam edeceğini düşündüm. Ama Sanzatu da yavaşlayınca, ortada tek başıma kaldım. Açıkçası o an biraz karamsarlığa düştüm. Çünkü at rakip görmezse boşlayacaktı. Neyseki Black King'in yanıma geldiğini görünce Suzi Gold bu kez onu gördü ve son bir hamleyle koşudan galip ayrılan taraf biz olduk.

 

Cumhuriyet'te Bakibey tercihin nasıl oldu ?

 

Bakibey’i tercih etmemdeki en büyük faktör menajerim Ali Selimoğlu’dur. Kayıtlara 10 gün kala, ekürinin diğer atı Nilda’ya Necip Fazıl Kısakürek’de binmek istemiştim. Ona binmek isteyince, dolayısıyla Bakibey’e de binmem gerekiyordu. Aslında Bakibey’den biraz tereddütlüydüm. Sorunlar yaşamış, 4 yaşında ilk startını almış, ilk kez G1 koşacak bir attı. Aklımda sorular varken, görüştüğüm insanlar ve özellikle Halis Karataş'ın menajeri Mustafa Sav tavsiyesiyle beni bu ata ısındırdı.

 

 

Yarışa gelince; Bakibey’in idman jokeyi ve benim okuldan sınıf arkadaşım Ümit Özcan bu ata çok inanıyordu. Yarış istediğim tempoda başladı. Bakibey düzlüğe doğru gitmek istedi ama ben engelledim. Çünkü Demirdöven ve Enderefe gibi sınıf atlar önümdeydi. Fakat birden bu iki at yavaşlayınca, ben de artık yürümem gerektiğime inandım. Atım 600’ler de çok istekliydi fakat önde yalnız kalınca, kendini biraz boşladı. At yorulmuştu. İçeriden dışarıdan ona gösterebileceğim bir at ararken, iç kulvardan Selim Abi’yi gördüm ve Bakibey’i Akarçay’a yaklaştırdım. Bakibey’de yanında atı görünce yeniden heyecanlandı ve nitekim bu önemli koşudan zaferle ayrıldık.

 

 Yurtdışında at binmek istermisin ?

 

Aynı gün 2'si Grup 1, 1'i de A3 yarışı hayatımda ilk kez kazandım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, İrlanda’da aldığım eğitim benim hayatımda önemli bir rol oynadı. Orada büyük ekürilerde, önemli antrenörler ile çalışma fırsatı yakaladım. Hala aklımın bir yerlerinde yurtdışında yer almak ve Türk jokeyliğini başarı ile temsil etmek var. İnşallah bu isteğimi ne olursa olsun bir gün yerine getireceğim. 

 

 

Son olarak genç binicilere tavsiyelerin neler olacak...

Türkiye'de önemli bir genç jokey rezervi var. Ancak iyi bir jokey olmadan önce iyi karakterli ve saygılı olmak gerekiyor. Ondan sonrası ise çok çalışmak ve her yarışa ilk defa ata binecek gibi hazırlanıp öyle binmek lazım. Yani heyecanınızı kaybetmeyeceksiniz ve asla "ben artık oldum" diyerek şımarmayacaksınız. Kaybettiğimde bile hatalarımı düşünür, bir sonraki yarışa öyle hazırlanırım. Kazanmak için öncelikle kaybetmeyi hazmetmek lazım.