Victory Gallop: Türkiye’nin Büyüyen Atçılık Endüstrisinde bir YıldızMichele MacDonald Ufka kadar uzanan çayırları oraya buraya serpiştirilmiş zeytin ağaçları ve ara sıra başını kaldırıp bakarcasına nazlı nazlı sallanan ayçiçekleri ile paylaşan kısrak ve taylara hâkim bir tepede, aralarında rüzgârın dans ettiği çam ağaçlarının hışırtısı zaman ve mekân tanımayan bir huzur ve güzelliğin nefesi adeta.
Tarihi Bursa şehrinin hemen dışında yer alan bu sakin ve huzur dolu bu tepelik arazide Osmanlı Padişahları ta 14. Yüzyıldan bu yana nadide spor atları yetiştirmekte idiler. Amerikan klasik galipleri Victory Gallop ile Sea Hero da, Türkiye’nin büyümekte olan yarışçılık ve yetiştiricilik endüstrisinin şekillenmesine bugün işte böylesi bir ortamda katkıda bulunuyorlar. Amerika’dan göç edip gelmiş yarış atlarının refahı konusunda duydukları kaygıları dile getirenler ise, Türkiye Jokey Kulübü’nün Bursa yakınlarındaki Karacabey ya da İzmit civarında yer alan İzmit haralarında himayesi altında bulunan aygırlar hakkında duyacakları endişeleri bir tarafa bıraksınlar. Victory Gallop Karacabey’deki ahırından dışarı gururlu bir eda ile adım atarken, Temmuz ayının son günlerinin güneşi altında göz alıcı bir ışıltı idi adeta. İstanbul’dan vapurla Marmara’nın mavi sularında köpükten bir iz bırakıp geçen, ardından haraya gelene kadar otobüs ile yoluna devam eden bu yaklaşık 60 kişilik Asya Yarışçılık Konferansı delegelerine kimle karşı karşıya olduklarını göstermeye hevesli bir görüntü içinde idi. Türkiye’de geçirdiği bu dördüncü yılında, Real Quiet’ı Triple Crown zaferinden etmiş olan, 1998 Belmont Stakes galibi bu aygır, kendisi için 120 adet kısrağın seçilmiş olduğu aşım sezonunu henüz geride bırakmıştı. Hemen ardından ise Sea Hero, 22. yaşında en yaşlı Kentucky Derby (Grup 1) galibi olması gerçeğine meydan okuyan, inanılmaz bir zindelikle kalabalığın önünde boy gösterdi. Her zamanki oyunbaz edası ile, dans edercesine yürüyüp başını sallayarak, sanki bakıcısına birer ucunu paylaştıkları o yuların neşesini ve havasını bozamayacağını kanıtlıyordu. Sea Hero’nun peşi sıra bir zamanlar Overbrook Farm çatısı altında aynı renkleri taşıyarak yarıştıkları Mountain Cat boy gösterdi. Bu aygır, 1992 yılında 1 milyon Dolar seviyesini aşan kazancı ile o zamana itibarı ile tüm kazanç rekorlarını elinde tutan genç bir Amerikan yarışçısı idi. Storm Cat’ın oğlu olan Mountain Cat, önde gelen bir damızlık aygır olmasının yanısıra, işaret üzerine son derece teatral bir şekilde şaha kalktığı için Türkiye Jokey Kulübü nezdinde uzun zamandır hakkında en çok konuşulan at olma özelliğini de taşıyor. Hayranlarını kırmayan Mountain Cat, görkemli cüssesi ile art arda şaha kalkarak ziyaretçilere hayret ve keyif dolu anlar yaşattı. Diğer yandan, şampiyon Dehere ile Grup 1 galibi Cuvee’de yanlarında ABD’de yetiştirilmelerine rağmen Avrupa’da yarışmış olan Sri Pekan ve Royal Abjar ile birlikte Asya Yarışçılık Konferansı delegelerinin önünden geçtiler. Victory Gallop Türkiye’nin yükselen yıldızları arasında. 2008 yılının Ocak ayında alınan aygırın Türkiye’de yetiştirilen en büyük yavruları bugün üç yaşında olmasına rağmen, kendisi ilk 20 damızlık aygır arasında yer almaktadır. Hem kısrak listesi, hem de 10.000 TL tutarındaki ücreti ile bu yıl Türkiye Jokey Kulübü’nün 22 aygırdan oluşan havuzu içinde ilk sırayı paylaşmaktadır. Yine aynı ücret seviyesinde, her ikisi de İzmit harasında hizmet vermekte olan ve Amerika’da yetiştirilmiş ve yarışmış olan Lion Heart ile Unaccounted For da yer almaktadır. Victory Gallop gibi, Türkiye’de bulunduğu üçüncü yılında kendisine 120 kısrak tahsis edilen, 2004 Haskell Invitational Handicap (Grup 1) galibi ve Kentucky Derby ikincisi Lion Heart için ise, Amerikan çiftliklerinden Amerika Birleşik Devletlerine damızlık olarak geri götürülmek üzere teklifler gelmekte olduğu Türk resmi görevlileri tarafından bildiriliyor. Öte yandan, Private Account’un 21 yaşındaki oğlu, Whitney Handicap (Grup I) ve Jim Dandy Stakes (Grup 2) galibi ve 2009 ile 2010 yıllarında Tüm Türk aygırlarını geride bırakan Unaccounted For için ise, sağlık sorunları ile mücadele ettiği bu yıl 60 kısrak tahsis edilmiş idi. Listelerindeki kısrak sayısı itibarı ile lider konumundaki diğer aygırlar arasında ise, Cherokee Run’un yavrularından biri ve 2000 Hopeful Stakes (Grup 1) galibi Yonaguska (120 kısrak), 2000 yılında Fransa gençler şampiyonu olan Kingmambo’nun yavrusu, Amerika’da yetişen Okawango (120 kısrak), Carson City’nin oğlu ve 2003 Futurity Stakes (Grup 1) galibi Cuvee (100 kısrak), Mountain Cat (100 kısrak) ile namağlup Frankel’in büyükannesi olarak nam salmış Rainbow Quest kısrağı Rainbow Lake ile Sadler’s Wells’in yavrusu ve Arlington Million Stakes (Grup 1) galibi Powerscourt (80 kısrak) idi. Çalışmalarını at yarışı müşterek bahislerinden büyük bir pay almakta olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın gözetiminde yürütmekte olan Türkiye Jokey Kulübü, yakın bir gelecekte yeni aygır arayışına girecek. Resmi görevliler, bu konuda yine ABD üzerine odaklanacaklarını bildiriyorlar. Teşkilatın misyonunun bir kısmının yetiştiriciliği teşvik etmek üzerine kurulmuş olması da, Bakanlığın onayı ve finansal yatırımı ile alınan aygırların çok makul seviyelerde aşım ücretine tabi olması anlamına geliyor. Örneğin, zürriyetinin kazançları itibarı ile Türkiye’de gelmiş geçmiş yedinci en önemli aygır konumunda bulunan Sea Hero’nun bu yılki ücreti 3500 TL idi. Geçtiğimiz Aralık ayında 23 yaşında ölen bir diğer Kentucky Derby galibi Strike the Gold ise, tüm aygırları geride bırakarak birinci sırada tamamladığı 2011 yılının ardından, 2012 yılında da Türkiye’nin en önde gelen aygırı sıralamasında halen en üst sırada yer alıyor. Strike the Gold yıllarca laminitis ile mücadele ederken Karacabey’de Türkiye Jokey Kulübü’nün personeli tarafından sevgi ile bakıldı. Tüm personel bu aygır için “evladımız gibi” ifadesini kullanıyordu. Atlar ve atçılık sporu konusunda sevgi ve saygı, Türk halkının içine işlemiş durumda. Asya Yarışçılık Konferansı delegeleri, Karacabey ziyareti esnasında bir Türk atçılık oyunu olan Cirit’i de izleme fırsatı bulabildiler. Cirit, en az bin yıllık bir geçmişe dayanan ve Osmanlıların süvarilerin saldırı ve savunma yeteneklerini geliştirmek amacı ile kullandıkları bir savaş oyunu. Karacabey harasında emekli safkan Arap atları üzerinde gösteri yapan oyuncular, bir yandan karşı tarafın misillemelerinden atlarının sürat ve çevikliğine güvenerek korunurken, diğer yandan da rakiplerini tahta ciritler ile vurmaya çalışıyorlardı. Herhangi bir yaralanmaya meydan vermemek amacı ile uçları kauçuk kaplanış bu ciritlerin ata isabet etmesi de, ceza nedeni. Kendisi de yetenekli bir atçı olan, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran askeri lider Mustafa Kemal Atatürk ise, kısmen kendi komutasındaki süvari subaylarının atlar ile olan çalışmalarını teşvik etmek amacı ile “At yarışçılığı modern bir toplum için sosyal bir ihtiyaçtır” şeklinde konuşmuştur. Bu, Türkiye Jokey Kulübü’nün bu gün de düstur edinmekte olduğu bir vecizedir. Ancak, Türklerin atlara olan bağlılığının çok daha eskilere dayandığı da aşikârdır. Türkler, binlerce yıl önce Orta Asya steplerinde atları evcilleştiren ilk toplum olup, at üzerinde elde ettikleri güç ise yüzyıllar boyunca tarihe hükmetmiştir. Bu derin bağlılık Türk toplumunda bugün de çok özel bir yere sahiptir. Karacabey Harasının yakınında yer alan safkan Arap atı yetiştirme tesisinin içindeki aygır ahırında, 11. Yüzyılda Türk dillerinin ilk sözlüğü ile Türk nüfuslarının ilk haritasını içeren bir kitap kaleme almış olan Kaşgarlı Mahmut’un bir deyişi yer almaktadır.
Tabeladaki cümle ise, “Atlar Türk Halkının
kanatlarıdır” demektedir.
2002’den bu yana %50’nin üzerinde bir
artış ile 2012’de 568 yarış günü gerçekleştirilmiş olup, bu yıl için
3850 yarış planlanmıştır. Haberin orjinal metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz Haberle İlgili Yorumlar:1-) Bu atları bu kadar özen gösterildikleri ve sevildikleri bir ülkede görmek çok güzel. Ben, muhtemelen çoğu Amerikalı gibi, Türkiye’deki at yarışçılığının durumundan tamamen bihaberdim. Aydınlatıcı makaleniz için çok teşekkürler. “Sea Hero” yazısını görünce, önce yanlış yazılmış zannettim. 2-) Sea Hero’nun güzel görünümü o kadar duygulandırdı ki, boğazıma bir yumruk oturdu sanki... Güncellemeler için çok teşekkürler! 3-) Böylesi ilginç bir yazı için çok teşekkürler Michele. Yıllardır, Türkiye’ye satılan o güzel Amerikan atlarına ne olduğunu hem merak ediyor, hem de haklarında kaygı duyuyordum. Orada düzenli bir yarış sektörünün olduğunu biliyordum, ancak daha fazlasını da bilmiyordum. Ayrıca yurtdışına satılan klasik şampiyonlarımızın sayısının çokluğu da beni üzüyordu... tüm bu Derby vs. coşkusundan sonra şampiyonlar apar topar yurt dışına gönderiliyordu. Sanki gözden ırak gönülden ırak gibi... I'll Have Another da bunların sonuncusuydu. Görülen o ki, yurtdışındakiler bizim klasik şampiyonlarımıza bizden daha çok değer veriyor. Bu nedenle bulundukları yerde bilgili atçılar ve güzel tesisler olduğunu bilmek içimi çok rahatlattı. Benim için de, hala safkan Arap atlarını yetiştirip kullandıklarını görmek de şahsen ilginç oldu. Yani sırf gösterilerde teşhir edilen süs atları değiller... 4-) Hepsi çok iyi durumda görünüyorlar. Kendilerine ömürlerinin geri kalanı için en iyi dileklerimi iletiyorum. Onlar çok özledim. 5-) Türkiye at yetiştiriciliği sektörüne dair bu bilgileri verdiğiniz için çok teşekkürler, orada bu kadar kapsamlı bir sektörün olduğunu hiç bilmiyordum. Son derece ilginç buldum, özellikle Sea Hero’yu, muhteşem! Türklerin zeytinyağları ve sirkeleri de çok güzel, eğer henüz denemediyseniz. 6-) Bu yazı için size ÇOK teşekkür ederim! Sea Hero’nun yazısını okuyup resmini görünce gözlerim doldu. Ben daha küçük bir kızken, Derby için favorim oydu ve o zamanlarda gerçekten de benim “kahraman”ımdı. Kendisi sayısız defalarca aklıma gelmiş, merak etmiştim. Hep, iyi durumda olduğuna dair bilgiler okuyordum, ancak bu en kapsamlı bilgiydi ve fotoğraf da harikaydı. MUHTEŞEM görünüyor! Acaba Sea Hero’nun ve diğer aygırların daha çok resmini yayınlayabilir misiniz? Ayrıca, haradaki görevlerinden emekli oldukları zaman bunlardan herhangi birini geri gönderme planları olup olmadığını biliyor musunuz? Belki de sadece bir hayal olarak kalacak ama hep Sea Hero’yla karşılaşmak istemişimdir. Bir kez daha, bu yazınız için size çok teşekkür ederim. İnanılmaz ölçüde minnettar kaldım. Aldığım en güzel haberlerden biri oldu! 7-) İnsanların korkunç ve cahil yorumlar girmeden önce zaman ayırıp bu yerleri araştırması ve ona göre muhakeme yapması gerekiyor. Tıpkı I’ll Have Another’ın Japonya’ya gitmesi gibi. OLD OLD CAT’i kastetmiyorum, genel anlamda konuşuyorum. Tebrikler. Victory Gallop’u çok çok çok seviyorum!.. 8-) Bu resimler muhteşem!!!! Bu yazıya bayıldım! Çok teşekkür ederim! 9-) Harika bir yazı ve muhteşem resimler! Nerede yarıştıklarından ve şu anda nerede bulunduklarından bağımsız olarak eski yarışçıların neler yaptığını okumak her zaman çok güzel. 11-) Atlar harika görünüyor! Strike The Gold’u çok özledim. 12-) Victory Gallop harika görünüyor ve Sea Hero da, yaşından en az 12 yaş daha görünüyor. Bu kadar çok özen gösterildiklerini görmek ve aygırlık kariyerlerinin bu kadar iyi bir şekilde desteklendiğini görmek çok güzel. 13-) Bu aygırlar çok sağlıklı ve çok mutlu görünüyorlar. En güzel şekilde bakım gördükleri çok açık. Türkiye’de at sevgisi çok köklü. Hafızam beni yanıltmıyorsa, tarihi Truva da kaliteli atları ile ün kazanmıştı. Peki ya Byerly Turk? Kendisi Macaristan’da bir savaş meydanından bir İngiliz subay tarafından alınan bir Türk askerinin atı değil miydi ve bir savaş atı olarak verdiği hizmetlerden sonra, safkan İngiliz ırkının atalarından biri olmamış mıydı? |