'Dört Nala Tarih' Sempozyumu sona erdi

 

Bilkent Üniversitesi tarafından, insanın beraber tarih yaptığı en yakın arkadaşlarından biri olan, 'At' ve 'Atlı Kültür' konulu uluslararası sempozyum sona erdi.

 

 

Yurt içi ve yurt dışından gelen seçkin araştırmacıların katıldığı Dörtnala Tarih/ Galloping History başlıklı Uluslararası Sempozyum'un 16 Nisan Çarşamba günkü açılışında Türkiye Jokey Kulübü’nün Genel Sekreteri Osman Hattat ve Profesör Dr. İlber Ortaylı birer konuşma yaptı.

 

 

Türkiye Jokey Kulübü Genel Sekreteri Osman Hattat yaptığı açılış konuşmasında şunları söylediDeğerli konuklar, sevgili öğrenciler, Ata mirasımız olan atçılığın yerel ve Uluslararası platformda tanıtılması adına Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü ve Tarih Topluluğu tarafından ortaklaşa düzenlenen etkinlik için öncelikle Bilkent Üniversitesi Yönetimine ve emeği geçen herkese huzurlarınızda teşekkürlerimi sunarım. At Türk kültüründe çok önemli bir değerdir. Eski bir deyim ile özetlersem At, Türkün kanadıdır. Türk tarihinin her döneminde At murattır sözcüklerine bağlı kalarak, her Türk ata karşı sevgi, güven, ilgi duymuş ve onu kendisinden bir parça kabul etmiş, ona kutsallık tanımış, saygınlık kazandırmış, sanatında, edebiyatında, müziğinde eşsiz bir yer vermiştir.

Avusturyalı tarih bilimcisi Hoopers atın ilk evcilleştirme hareketinin İç Asya’da Türkler tarafından yapıldığını, Macar tarihçisi Allfoldin de bu konudaki ilklerin Altay Türklerine ait olduğunu öne sürmüştür. Eski Türklerde görülen atla bütünleşme Osmanlı Türklerinde de sürmüştür. Atlarla başarıdan başarıya koşmuş, üç kıta üzerinde egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Bu gelenek Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. 

Yarışçılık ve yetiştiricilikle ilgili tarihimize baktığımızda, Türkiye de at yarışları ilk olarak 1856’da İzmir’de düzenlenmiştir. O günkü ismiyle Smyrna Racing Club at yarışçılığında bir mihenk taşı vazifesi görmüş ve modern atçılığın ülkemizde yerleşmesine öncülük etmiştir. İstanbul’da hipodromun yapılmasıyla 1911 tarihinden itibaren yarışlar İstanbul’da düzenlenmeye başlamıştır. Ata olan ilgisi ile bilinen dönemin Başbakanı İsmet İnönü konuya önem vererek bir Yarış Islah Encümeni oluşturmuş, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de bu konuyu ciddi biçimde benimseyerek destek vermiştir. Kendilerinin emir ve izniyle koşulan Türk derbisi Gazi Koşusu 1927’de başlayarak at yarışlarına ayrı bir renk ve heyecan getirmiştir. 1933 yılından başlayarak Karacabey Harasında yetişen atlar, başta Gazi Koşusu olmak üzere, birçok önemli yarışta birincilikler kazanmıştır. 1941’de Yarış Islah Encümeni’nin yerine özel bir kuruluş olan Yarış Atları Yetiştiricileri ve Sahipleri Cemiyeti kurulmuş, bir süre at yarışları bu dernek tarafından düzenlenmiş fakat daha sonra dernek fes edilerek dağılmıştır. Ülkemizin en önemli kurumları arasında yer alan Türkiye Jokey Kulübü 1950 yılında dönemin bürokratlarının da desteği ile kurulmuştur.  Türkiye Jokey Kulübü, 1953 tarihinden bugüne, yarış yapma ve müşterek bahis tertip etme yetkisini Yarış Otoritesi olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan almış, o tarihten bu güne ülkemizde at yarışlarının düzenli olarak yapılmasını sağlamıştır. 1954 yılında; İstanbul, Ankara ve İzmir'de toplam 43 yarış günü olarak düzenlenen yarış programı, günümüzde ise bu 3 ilimize Adana, Bursa, Şanlıurfa, Elazığ, Diyarbakır ve Kocaeli de eklenerek yarış yapılan il sayısı 9'a çıkartılmış ve at yarışları yıl boyunca aralıksız olarak düzenlenmeye başlamıştır. Yakın gelecekte hipodrom sayımızı Antalya, Samsun ve Konya’yı da ekleyerek 12’ye çıkarmayı planlıyoruz.Türkiye Jokey Kulübü'nün uygulamaları sonucunda yarış gelirleri artmış ve bu gelirlerle büyük yatırımlar gerçekleştirilmiştir.  Kurulduğu tarihten bu yana atçılık adına birçok konuda ileri düzeyde atılımlar yapmış, dünyada atçılık ve yarışçılıkta lider konumda olan ülkelerin sahip olduğu her türlü alt yapı ve teknolojiyi Kulübümüz bünyesinde oluşturarak, at yarışlarını toplumun en sevdiği eğlence araçlarından biri haline getirmeyi kendisine görev bilmiştir. Kulübümüz, her türlü modern ekipmanlarla donatılmış hara ve aşım istasyonlarında, bilimsel metotlara göre yılın 12 ayı veteriner hekim, sağlık teknikeri, nalbant ve seyis kontrolünde, talep eden yetiştiricilerin atlarına bilim ve teknolojinin son imkânları kullanılarak bakım, besleme, teşhis ve tedavileri yapmaktadır. At sağlığı konusunda Bakanlığımızın desteği ile önemli bir adım atılmasına vesile olduk. Bu doğrultuda uzman kadrosu, teknik ekipmanı ve alt yapısı ile at hastanelerinin yenilenmesi ve geliştirilmesi gerektiğini düşündük. Tek tip bir at hastanesi projesi hazırladık. Şu an itibariyle 8 hipodrom ve 3 pansiyon harada toplam 11 ilde at hastanesi yapılması için tüm hazırlıklar tamamlanarak  inşaatlarına başlandı. Gece yarışları için aydınlatma proje çalışmalarını başlattık. Bu sayede yıllık yarış günü sayımızı arttırmayı ve Şanlıurfa, Elazığ, Diyarbakır ve İzmit’te gece yarışları düzenlemeyi planlıyoruz. Özverili çalışmaların sonucunda, bugün dünya genelinde, at yarışı sektörü cirosal olarak % -2 gibi bir ortalama ile düşüş gösterirken, atçılık sektörümüz son 1 yılda da büyümeye devam ederek 2013 yılında 3.4 Milyar TL satış hasılatı ile % 17 civarında bir büyüme kaydetti. Bunun sektörde büyük bir başarı olduğunu düşünüyoruz. Türkiye Jokey Kulübü’nün kurulduğu 1950'li yıllarda, bütün ülkede 200 civarında safkan yarış atı varken yarışlara ilgi arttıkça, yarış atlarına duyulan ihtiyaç da artmaya başlamıştır. 60 yıl gibi kısa bir sürede bu sayı günümüzde 22.200’e ulaşmayı başarmıştır. 60’lı yıllar, yarışlarla birlikte yetiştiriciliğin de yükseliş yılları olmuş, birçok özel harada yetiştiricilik yapılmaya başlanmıştır. Türkiye Jokey Kulübü, safkan İngiliz atı yetiştiriciliğini canlandırmak amacıyla bir pansiyon hara kurma kararı almış ve 1972’de İngiltere’den getirtilen “Kamalpour” ve “Karoo” isimli İngiliz aygırlarıyla yetiştiricilik faaliyetlerine başlamıştır.Bugün sayıları yaklaşık 1500’e varan özel hara ve çiftliklerde İngiliz ve Arap atı yetiştirilmektedir. TİGEM’e (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) ait 3, kulübümüze ait 7 işletme mevcut olup, bahsi geçen işletmelerde sadece Türk soy kütüğüne kayıtlı safkan Arap ve İngiliz atlar yetiştirilmektedir. Üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu ise Üniversiteler ve Yüksekokullarımızla işbirliği içinde gerçekleştirilmekte olduğumuz akademik alandaki yatırımlar, yani eğitim hizmetleridir. Türkiye’de 5 adet Atçılık Meslek Yüksek Okulu bulunmakta olup bu okulların birinci ve ikinci sınıfın başarılı ilk beş öğrencilerine burs verilmektedir. Üniversitelerimizin Veteriner Fakülteleri ile yapılan işbirliği çerçevesinde Hipodrom ve haralarımızda bulunan ünitelerimizde 70 hekimden yaklaşık 20’si doktora veya yüksek lisans yapmakta ve bilimsel çalışmalarını Üniversiteler ile koordineli olarak yürütmektedir.  Bu kapsamda Haralar, aşım istasyonları, hipodromlar, bayiiler, aygırlar, at sağlığı hizmetleri, yetiştirdiğimiz jokeylerimizin ter döktüğü 600’ü aşkın yarış günü ve direkt ve dolaylı olarak yaratılan 40.000 kişilik istihdam bizi atçılıkta dünyanın önde gelen ülkeleri arasına sokmuştur. Amacımız; yetiştirilen birbirinden değerli safkanların en iyilerini belirlemek için verilen heyecan dolu mücadeleleri keyifle takip eden ülkemiz vatandaşlarına, daha çok eğlenme, dinlenme ve kazanma olanağı sunarken, sağlanmakta olan son derece ciddi sosyo-ekonomik katma değer ile toplumsal refahın artmasına katkıda bulunmaktır.  İnanıyorum ki, her biri kendi alanında engin tecrübe ve bilgiyle donanmış olan kıymetli konuşmacılarımız bu toplantıda atçılığı enine boyuna tartışarak çok değerli sonuçlara ulaşmamıza katkıda bulunacaklardır. Sempozyumun atçılık sektörü için hayırlı olmasını diliyorum.

 

 

 

Sempozyum çerçevesinde 'Kahraman Atlar-Adsız Kahramanlar' isimli tematik bir sergi açıldı. Ayrıca konuklar, Türkiye Jokey Kulübü tarafından getirilen atlarla da buluşarak bu asil hayvanları daha yakından tanıma fırsatı elde etti. Sempozyumu, Ankara Hipodrom Müdürü Cemil Akpınar ile Kurumsal İletişim Müdür Yardımcısı Aylin Sevim de takip etti.